Tek Dilli Yeni Dünya
- Yiğit Balık
- 27 Eki 2021
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 2 Nis 2022
Eminim ki neredeyse herkes okulda gördüğü derslerden Türkçenin Ural-Altay dil ailesinin Altay kolundan gelen bir dil olduğunu hatırlar. Bu dil ailesine mensup diğer dillerden birini öğrenmek Türkçe konuşan bir insan için başka bir dil ailesinden bir dil öğrenmekten daha kolaydır çünkü bu dillerde cümlelerin dizilişi, ses benzerlikleri ve hatta zaman yapıları benzerlik gösterir.
Bu dil aileleri aslında uzun yüzyıllar ve hatta binyıllar önce tek bir dildi. Günümüzde konuştuğumuz dillerin ortaya çıkmasındaki en büyük sebeplerden birisi coğrafyadır. Birbiri ile iletişimi olmayan toplulukların konuşma biçimleri ve bulundukları coğrafyalara göre ihtiyaç duydukları kelimeler değişkenlik göstermiş ve yeni dilleri oluşturmuşlardır. Örnek vermek gerekirse Türkler, Orhun Yazıtlarında bile “göl” kelimesini kullanmış ancak deniz kelimesine hiç ihtiyaç duymamışlardır. O zamanlar deniz ile çok bir teması olmayan Türkler, deniz için de göl kelimesini kullanmış ve uzun yıllar sonra ihtiyaç duyduklarında deniz kelimesini türetmişlerdir.
Ortaya çıkan modern dillerden bazıları zamanla başkalaşımlar geçirmiş ve ortaya yeni bir dil olmasa bile şiveler ve lehçeler çıkmıştır. Bu durum genelde büyük coğrafyaları kaplayan dillerde görülmüştür. Buna Kazak Türkçesi, Türkiye Türkçesi, Azerbaycan Türkçesi ve Türkçenin bir lehçesi olan Çuvaşça gibi örnekler verilebilir.

Günümüzde ise modern diller halen başka coğrafyalarda yaşamaya devam ediyor ancak internet ve gelişen teknoloji sayesinde tek bir noktada buluşabiliyor ve birbirleriyle geçmişte sadece savaşlar, diplomasi ve ticaret gibi kısıtlı zamanlarda gerçekleşebilen kısıtlı etkileşimlerin aksine her an etkileşimlerde bulunuyorlar. Bunun bir sonucu olarak her an diller, başka dillerden yeni kelimeler alıyor. Bu kelimeler bazen ihtiyaç duyulmayan kelimeler bile olabiliyor. Örnek olarak Türkçe konuşan bir kişinin hayatı boyunca yüksek ihtimalle hiç karşılaşmayacağı bir doğa olayı olan tsunamiyi, Japoncadan dilimize kabul ediyor ve bunu hepimiz öğreniyoruz. Makine, otobüs ve sertifika gibi dilimizde ihtiyaç duyarak dilimize aldığımız ve sürekli kullandığımız kelimeleri de hesaba katarsak ne denli yüksek bir seviyede kelime alışverişinden bahsettiğimizi anlayabiliriz.
Topluluklar günümüzde farklı coğrafyalarda yaşamalarına rağmen tek bir coğrafyada yaşıyormuşçasına etkileşim halindeler ve bunun bir sonucu olarak diller gün geçtikçe birbirlerine benziyorlar ve gün geçtikçe bu süreç daha da hızlanıyor. Bunun sonucunda bundan yıllar veya yüzyıllar sonra ortaya herkesin konuştuğu tek bir dil çıkmayacağını kim garanti edebilir?
Comments